“Dünya herkesi kırar; ve sonra, bazıları işte o kırık yerlerinden güçlenir.” Bu cümle Ernest Hemingway’in en sevdiğim sözlerinden biridir. Bu söz bana Japonların Kintsukuroi (altınla tamir) adıyla bilinen bir tamir sanatını hatırlatıyor. Bu sanattan size biraz bahsetmek istiyorum. Japonlar yüzyıllardır kırılan porselen kâselerini altın tozu ile birleştirirlermiş. Koleksiyoncular için bir porselen kâsedeki kırık çizgilerin ve pürüzlerin sayısı arttıkça değeri de o kadar artarmış. Bu geleneğin altında yatan felsefeye göre, bir insan veya eşya hasara uğradığında acı çeker, bundan bir ders alır ve bununla ilgili bir hatırası vardır; bu onu önceki halinden daha güzel ve değerli kılar.
İnsanlar genellikle olumsuz deneyimlerini hatırlamak istemezler, hâlbuki başımıza gelen kötü olayları kabul ettiğimizde ve bundan ders çıkardığımızda eskisinden güçlü oluruz. Doğduğunuz andan şu ana kadar hayatınızı düşünün. İnsanlar irili-ufaklı olumlu ve olumsuz binlerce olay yaşar. Yaşadığımız tüm olumlu ve olumsuz olayları beynimiz kaydeder. Bu işlem, beynimizde doğuştan var olan adaptif bilgi işleme sistemi sayesinde gerçekleşir. Hatırladığımız, hatırlamadığımız, hatırlamak istemediğimiz halde hatırladığımız tüm olumlu ve olumsuz anılar bellek ağlarında kayıtlıdır.
EMDR (Göz Hareketi Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), insanların rahatsız edici yaşam deneyimlerinin bir sonucu olarak ortaya çıkan semptomları ile duygusal acıyı ve stresi iyileştiren bir psikoterapidir. EMDR terapisi, bedendeki fiziksel yaralanmanın iyileşmesi gibi, zihinde gerçekleşen psikolojik travmanın da iyileşmesini sağlar. Örneğin; elini kestiğinde, vücut yarayı kapatmak için çalışır. Yabancı bir madde veya tekrarlanan darbeler yarayı tahriş ederse, yara iltihap kapar ve acı çekersin. Yarayı temizleyip, yeni darbelerden korursan, merhem sürer, pansuman yaparsan iyileşme devam eder. Psikolojik travmaya maruz kaldığımızda da zihinde benzer süreç gerçekleşir. EMDR terapisinin etkisi; bir zamanlar kendinizi zayıf, güvensiz hissettiren ve size acı veren deneyimlere güçlenmiş hissederek bakabilmenizdir. Yaranız sadece kapanmaz, olumluya doğru bir dönüşüm geçirir. EMDR’ı porselen parçalarını birleştiren altın tozu olarak düşünün. Nasıl ki altın tozu kâselerin kırık parçalarını birleştiriyorsa, EMDR da işlevsiz anı parçalarınızı bir araya getirmenize ve bu anılarınıza işlevsel bakabilmenize yardım eder.
Biz farkında olalım ya da olmayalım yaşantılarımız sonucunda bir şeyler öğreniriz. Adaptif Bilgi İşleme (AIP) sistemi sayesinde deneyimlerimize ilişkin tüm bilgiler gelecekte uygun duygularla kullanmak üzere beynimizin ilgili nöral ağlarında saklanır. Beynimizin bilgi işlem sistemi iyileşmeye doğru hareket eder. Olumsuz, rahatsız edici bir olay yaşadığımızda beynimizde gerçekleşen bir takım fizyolojik süreçler sayesinde rahatsız edici olay bir süre sonra bizim için nötr hale gelir. Diyelim ki patronunuzla bir tartışma yaşadığınızda bunun üzerine düşünmek, bir yakınınızla bunun üzerine konuşmak ve uykuda rüyalar yolu ile rahatsız edici bu olay beyninizde işlenir. Sonuç olarak anıdan rahatsız olmaz hale gelirsiniz ve bu olaydan bir ders çıkartırsınız. Böylece gelecekte benzer durumları daha iyi ele alırsınız.
Bazı olumsuz deneyimler (travmalarımız) beyindeki biyokimyasal dengeyi bozduğundan, bilgi işleme sistemi etkili olarak çalışamaz. Bu tip bir anıya dair rahatsız edici duygu ve duyumlar, irrasyonel inançlar işlenmeden sinir sisteminde kilitli kalır. Belleğimizde işlevsiz haliyle depolanan anılar, (üzerinden yıllar geçse de) canlılığını korur ve güncel yaşantımızda içsel ve dışsal çeşitli uyaranlarla tetiklenir. Şimdiki zamanda meydana gelen bazı olaylar, geçmiş yaşantılar sonucu ortaya çıkan ve bizim için halen bir üzüntü kaynağı olan olumsuz düşünceleri, duyguları ve fiziksel duyumları tekrar uyarabilmektedir. Travmayla ilişkili durumlara karşı aşırı uyarılma güncel hayattaki işlevselliğimizi bozar. İşlenmemiş halde saklanan bu işlevsiz anılar birçok psikolojik problemin kaynağıdır. Örneğin kişisel geçmişinde taciz öyküsü olan biri kendisine romantik anlamda yaklaşan biri olduğunda taciz travması tetikleniyorsa herhangi biriyle romantik ilişki kurmakta zorluk yaşar.
Konuşma terapisinden farklı olarak, danışanların EMDR terapisindeki değişimi, danışmanın yorumlamasından değil, danışanın kendi hızlandırılmış bilişsel ve duygusal süreçlerinden kaynaklanır. EMDR terapisi, geçmişe dair rahatsız edici anıların algısal öğelerine (görsel, duygusal, bilişsel ve bedensel) odaklanarak serbest çağrışım yolu ile uygun bir şekilde işlenmesini, psikolojik iyileşmenin ve öğrenmenin gerçekleşmesini sağlar. Danışanlar travma öncesi, sırası ve travma sonrasında yaşadıklarını bir araya getirerek, kişisel öykülerini yeniden inşa ederler. Bu psikolojik inşa süreci şiddetli bir depremin ardından yıkılmış evlerin yerine yenilerinin inşa edilmesi gibi travmadan dolayı yerle bir olmuş şemaların yeniden inşasıdır. EMDR, bu yeniden yapılanma sürecinin her aşamasına yüksek düzeyde katkı sağlar. EMDR esnasında kullandığımız çift yönlü dikkat uyarımlarının (göz hareketleri, titreşim, ses) beyinde birçok bölgeyi çalıştırarak terapinin hızına ve etkililiğine katkı sağladığı görülmüştür. Böylece diğer konuşma terapilerine göre danışanda daha hızlı değişim görülür.
İnsan doğası gereği acıdan kaçar, hoşlandığına yönelir. Tüm insanlarda rahatsız edici deneyimlerden kaçınma eğilimi vardır. EMDR terapisinde danışanlar hedeflenen rahatsız edici anıyla/malzemeyle kısa süreli olarak bağlantı kurarlar. Bu süre her danışan için farklılaşmakla beraber yaklaşık yarım dakika kadardır. Bir travmatik anı danışan için aklına getiremeyeceği kadar rahatsız edici olduğu vakalarda ise EMDR terapisinde yeni bir teknik diyebileceğimiz “Flash” tekniğini kullanabiliyoruz. “Flash” tekniğinde danışan travmatik anı yerine olumlu bir anısını düşünürken travmatik anısı ile çalıştığımız oldukça etkili bir yöntemdir. Böylece EMDR terapisi uyguladığımız danışanların büyük bir çoğunluğu rahatsız edici malzemeden kaçınma davranışında bulunmazlar.
EMDR, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından travma sonrası stres bozukluğu için tercih edilen bir tedavi olarak tanınmaktadır. Bu alanda yapılmış çalışmalar diğer travma tedavilerine göre EMDR’nin daha kısa sürede iyileşmeyi sağladığını bildiriyor. Travma sonrası stres bozukluğunun yanı sıra geçmişte maruz kalınan negatif anıların yoğunluğu, sıklığı, sürekliliği arttıkça güncel hayattaki işlev bozuklukları, psikolojik rahatsızlıklar ve sağlık sorunlarının da arttığı yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bu nedenledir ki fobiler, panik atak, obsesif kompulsif bozukluk, yeme bozuklukları, depresyon, bipolar duygu durum bozukluğu, kişilik bozuklukları, patolojik ve travmatik yas, migren ve fibromiyalji, bağımlılık gibi birçok psikolojik rahatsızlığın tedavisinde EMDR terapisi etkili olmaktadır. Ayrıca bağlanma sorunları ve ayrılık sonrası adaptasyon gibi ilişkisel konulardan, performans kaygısı ve özgüven arttırma gibi kişisel konulara kadar birçok alanda problemlerin çözümünde etkili olan bir terapidir.
Siz de hayatınızdaki sorunlarla başa çıkmakta zorlanıyor ve kendinizin daha iyi bir haline doğru dönüşmek istiyorsanız, EMDR ve güvenilir bir danışman desteğiyle geçmişinizi yeniden inşa edebilirsiniz. Unutmayın, hazineler yıkık viranelerde saklıdır. Yıkık yerlere gitmeye herkes cesaret edemez. Bu yüzden hazineler gizli olarak kalır. Sizin kendi derinlerinizde gömülü hazinenizi bulmaya cesaretiniz var mı?
Seren Beleci – Psikolojik Danışman
Kaynakça
Shapiro, F. (2016). EMDR Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme Temel Prensipler, Protokoller ve Prosedürler. 1. Baskı. (M. Şahzade, ve I. Sansoy, çev.) İstanbul; Okuyan Us Yayınları.
Hase, M., Balmaceda, U. M., Ostacoli, L., Liebermann, P. ve Hofmann, A. (2017). EMDR AIP Model and Pathogenic Memories. Frontiers in Psychology, 8.
Peter Mayer Japanese Bowl ( https://www.youtube.com/watch?v=qOAzobTIGr8)